Neden düşeriz; tekrar ayağa kalkmayı öğrenmek için değilmi?
Hayat yolunda her düşüş bizi kimi zaman yıktı
kimi zaman isyan ettirdi
kimi zaman dünyadaki en şanssız adam olduğumuzu düşünmemizi sağladı. Oysa asıl mutluluk ve aheng o her düşüşten sonra kendi başarımızı görüp ayağa kalkmayı deneyecek azmi içimizde hissetmekti. Bunu ya başardık yada bekledik birinin bize elini uzatmasını...
Öncelikle şunu kabul etmedik; hayat adil değil
hiç birimiz
hiç bir canlı eşit yaratılmadı. Baışımıza gelenlerde eşit değil elbette. Önce hayatın adil olmadığını kabul etmeliyiz
işine akıl erdirebilldiğiniz bir Tanrı
Tanrı değildir.
Jack Nicholson unun ''Guguk Kuşu'' filmini izleyenler varsa hatırlar; Jac Nicholson akıl hastanesindeki çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer.Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır
ama başaramaz. Diğerleri onunla alay ederken
o derki; '' Ben en azından denedim''. Şİmdi sormak lazım kendimize biz acaba denedikmi?
Nasıl istersek
neye karar verirsek hayat orada var.Güneş her sabah günü ve bizi aydınlatmaya devam ediyor
ve umut veriyor her gün bize. Yeterki biz gözümüzü açtığımızda
düşmüş olsakta yere
en büyük derteler bizi sıkıştırmışken bile köşeye; ''bugün beni günüm'' diyebilelim.
Her düşüşten sonra
kalkmayı öğrenmekle başlar herşey ve hayatı anladığınızda çoktan gitmiş olursunuz bu yer küreden.
Ömer Köroğlu