REKLAM
NeZ
PROFIL   RESIMLER   BLOGLAR   MISAFIR DEFTERI   ARKADASLAR   FAVORILER   VIDEOLAR  
 


Gosterilen 37 - 45 arasi, toplam 59 Blog mevcut.


<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  3 | 4 | 5 | 6 | 7 | Ileri >  Son >>


Ugur Böceklerim ÖLdü artık
Gönderme zamanı 12/23/2008 01:54:10











!!!!!...SuSTuM...!!!!!

SUSTUM... ÇÜNKÜ KALBİM ACIYOR

Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor...



sustum!
sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir
yaraları yalayan rüzgar
sokaklarında kahrolduğum şehir
gözlerim konuşuyor yalnız



sustum!
bin ah sürüp dudaklarıma
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle deniz,
sustu deli dalgalar, sustu martılar...
umutlarımı sarıp rüzgarlara
uzaklara savuruyorum her gece
yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne



Sustum!
tuz basıp yaralarıma!
sustum
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
yaslanıp yalnızlığın duvarına
gül döküp kalabalıklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
kimse bilmiyor..
kimse görmüyor



sustum!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
acılar konuşuyor şimdi yalnız
yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir
atıyorum uçurumlardan
kimse hissetmiyor...



saçlarını kokluyorum rüzgarların
dudaklarından öpüyorum hayatı
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
gelmiyor beklediğim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
mendil silmiyor
yağmur dinmiyor
sevdiğim bilmiyor...



sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse anlamıyor...



sustum!
ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
yaralar merhem tutmuyor
geceler avutmuyor
ben sustum
acılarım konuşuyor yalnız...



ben sustum!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
pencereme vuran yağmur damlaları
susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar
kuşlar sevinmiyor
yıldızlar küs
ay üzgün
güneş doğmuyor
acılar dinmiyor
içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor...



sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,
sustu hayat
sustu zaman
acılar konuşuyor yalnız
acılarım konuşuyor
kimse duymuyor...
duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy...

BeniM AnamDa SenSin BaBamDa
Gönderme zamanı 12/22/2008 20:55:39
Yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği Onbaşı Mehmet`in cezalandırdığı er, yüzbaşının karşısında :
-Komutanım benim bir şikayatim var.
-Söyle.
-Mehmet onbaşı beni döğdi.
-Git, ben onun cezasını veririm.
-Ama yüzbaşım; hem döğdi , hem söğdi.
-Anladım, git cezasını veririm.
-Anama babama laf etti.
-Git cezasını veririz dedik ya.
-Benim anam da yohtur, babam da yohtur.
-Allah rahmet eylesin.Benim de öyle.Sen git anladım.
-Ama yüzbaşım, Mehmet onbaşı benim anama da laf etti , babama da laf etti.Anam da yohtur, babam da yohtur.Anam da sensin, babam da sensin.
Yüzbaşı :
-Derhal koş; çağır Mehmet Onbaşı`yı buraya! dedi...


Etiketler: Mizah


similey savaşları…
Gönderme zamanı 12/22/2008 02:12:09

   smilerımız güzel bir tatil günü evinin terasında güneşlenirken
gökyüzünde anlam veremediği bir cisim görür
birden belirlenemeyen bu cisim ışıklar saçarak smilerımızı kaçırır
smiler şaşkınlık içinde neye uğradığını anlayamaz
yakınları smilerın ortadan kaybolmasına anlam veremezler
gazetelere ilanlar verilir resimleri şehrin dört bir yanında duvarlara asılır
bu sırada smilerın üzerinde bir çok deneyler yapılır
tahliller yapılır
smiler bu durumdan çok sıkılmıştır ve kaçmanın yollarını düşünür
sessizce parmaklarının ucunda yürüyerek kapıdaki bekçiyi atlatır
gizlice izlediği odada uzaylıların hain planlar yapıp dünyayı ele geçirme konuşmalarına tanık olur
dünyayı kurtarmaya karar verir
bu yaratıkları nasıl yeneceğine dair planlar yapar
hemen kendine silahlar bulur
korkusuzca ve cesurca savaşıp dünyayı kurtaracaktır
Allah Allah der ve yaratıkların üzerine saldırır
bir tane bir tane derken hepsini öldürüp üst üste yığar
çok cesurca savaşmıştır
dünyaya döndüğünde herkes onu alkışlar
sevgi gösterilerinde bulunurlar
o artık aranılan ve sevilen bir kahramandır
kahraman olmanın haklı gururuyla hayatına devam eder….

 

Etiketler: Mizah-similey Savaşları…


HAYAT HAKKINDA…!!.mutluluk reçetesi+
Gönderme zamanı 12/22/2008 02:09:30


mutluluk reçetesi

ucuz araba kullan ama alabileceğin en güzel evi al…

sevincini sakın erteleme…

eşini çok iyi seç..
çünkü bu seçim; mutluluğunun ya da mutsuzluğunun %90′nın oluşturacak..

her gün 30 dk yürüyüş yap..

bir arkadaşının sırrını açıklamadan önce İKİ KERE DÜŞÜN..

KAYBEDECEK BİR ŞEYİ OLMAYAN İNSANLARDAN KORK..!!

gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur..

kendini ve başkalarını AFFETMESİNİ bil..

biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma..

her gün 6 bardak su içmeyi unutma..

seni seven insanları koru..

KENDİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİN HİÇBİRŞEYİ BAŞKASINA YAPMA..

başarıya, iç huzura kavuştuğun,
sağlıklı olduğun ve sevildiğin zamanları değerlendir..

ebeveynini..eşini..çocuklarını eleştireceğin zaman; dilini ısır..

sevimsiz olmayacak şekilde ayrı fikirde olmayı öğren..

CESARETLİ OL..!! yaşamına geri dönüp baktığında yaptıkların için değil..
YAPAMADIKLARIN için üzüleceksin…

çok mükemmel bulduğun bir fikri başkasının engellemesine izin verme..!!!!

 

HAYAT HAKKINDA…!!

kendimce yıllardır hayat hakkında bulduğum bu sözleri biriktirdim..bir anlamda onları benimsedim..
ve şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum
sen hayata gülümse ki..
o da sana gülümsesin..!!

kendini aşan herkes yarışın birincisidir..

özgürlük içindeki duvarlarda gizlidir..

kendisi ile barışık olmayan.. herkese darılır..

herkes kendi uçurumlarının derinliğine inanır..

yaşınız çok geçmeden.. hissettiğiniz yaşta olmayı öğrenin..

ideallerimiz çoğunlukla bize değil.. yaşımıza aittir..

yalnız kaldığında ağlayabilen bütün insanlar masumdur..

köyün ortasındaki vadi; köyü ayırır mı.. birleştirir mi..??

bir tartışmaya bütün sözlerinizi söylemiş kadar sakin başlarsanız.. bunu haklılığınızın göstergesi sayarlar..

düşünmeye zaman ayırırsan.. zaman kazanmış olursun..

birini değiştirmek istiyorsan; bu fikrini değiştirerek.. KENDİNDEN başla..!!!
İNSANLARI SEVİN.. buna ihtiyacınız var..

bazı şeyler nedensizde güzeldir..
neden aradığınız zaman bulursunuz ama.. güzelliğini yitirirsiniz..

insanları yaşatmak.. onalrı sevmekle olur..

her yaş; bazı şeyler sadece o yaşta yapılabildiği için güzeldir..!!

herşey hakkında yargı sahibi olan.. herkesi kendine YARGIÇ yapar..!!

bildiğim en iyi şey.. zamanla öğreneceğimdir..!!

NEFRET ETMEK; KENDİNİZİ ASLA UNUTMAMAYA MAHKUM ETMEKTİR..!!

bir insana sonuna kadar güvenirsen.. onun İNSAN olduğunu unutursun..!!

İNSAN; parayla ölçülebilen tüm değerlerini yitirdiğinde geriye kalandır..

"Ön Yargıyı Yıkmak, Atomu ParçaLamaktan Daha Zordur"

Etiketler: HAYAT HAKKINDA…


Boşadım Sigarayi NO SMOKİNG NO CİGARET
Gönderme zamanı 12/22/2008 01:04:10

Boşadım Sigarayi


Merhaba Arkadaşlar Sizlere Bir Müjdem Var.
Sigara İçtim Yıllarca, Öksürdüm Geceden Sabaha.
Şimdi Kaybettim sigarayı.
Keşke bütün Kayıplar Böyle Olabilseydi.
1 buçuk ay dır.. İçmiyorum Bu Zıkkımı.
Çok Mutluyum ÇoOoOoOoOoK.
Kelimeler Anlamsız Kalıyor Artık.
İnsanlar Bu Kadar Yıl Evli Kalmiyor Artık.
Bende Boşadım Sigarayı.
Bundan Sonra Sigarayı Bir Daha Nikahlamayacağım.
İlk 3 Gün Baya Stres Yarattı Ama Bitti..
Ömür Boyu Boşluğunu Hissedecem Belki.
Belki Hep Aci Hatıraların Canlanacak Beynimde.
Seni İçime Çekerken, Nefessiz Kaldığım Günleri.
Seni İçime Çekerken, Tad Almadığım Hayattımdan.
Seni İçime Çekerken, Koşamadığım Yollardan.
Seni İçime Çekerken, Çektiğim Baş Ağrısından.
Özgünüm Aşkım (Sigara) Seni Hayatımdan Çıkariyorum.
Boşadım Seni Ulan Tek Kalemde.
Yokum Artık Senin Olduğun Alemde.
Ulan; Sen Yoluna, Ben yoluma.
Bir Daha Çıkamayacaksın Karşıma.
Kırdım Kalemini Boşadım Seni.
Ulan Sigara, Ulan Sen!
Hayatımı Bitirdin.
Şimdi!

Ben Seni Bitiriyorum.
Seni Anılarımdan, Seni Hatıralarımdan Silip Atiyorum.
Gelsin Artık 2009 !
Ben Sensiz Yeni Yılımı Kutlamaya Hazırlaniyorum.
Sağlıkla Bakiyorum Yarınlara.
İçimde Saklı Kalan Umutlara.
Elveda Sana Sigara Elveda.
Boşadım Seni Be.
Boşadım Sigarayi.
Senden Boşalan Koltuğa !
Bak Neler Sığdıracağım.
Kırmızı, Beyaz Gülleri.
Mor Menekşeleri, Mercan Güllerini.
Olmadı Bir Yürüyüşe Çıkarım.
Sarmadı Üç Beş Tur Koşarım.
Sensiz Ulan Ben Coşarım.
Boşandım Senden Sigara.
Zor Olsada Seni Boşamak.
Seni Boşayabilmek,
Giyeceğim Beyaz Bir Gümlek.
Ben Gülecek.
Seni Seven Seninle Mezara Gelecek.
Senle Geçirdiğim Günlere Lanetl Olsun :)))

Etiketler: Boşadım Sigarayi


Türklerin Yaptığı WinXp
Gönderme zamanı 12/21/2008 08:12:26

Türklerin Yaptığı WinXp

Alttaki linki tıkla

http://www.atillaate.com/xp/basla.html

Etiketler: Mizah


Ahh bide alnının ortasına yapıştırsaydı
Gönderme zamanı 12/21/2008 03:32:45




Ahh bide alnının ortasına yapıştırsaydı
Tadından yenmezdi

Etiketler: Mizah


Olmaz gönül olmaz öyle!Sabır gönül sabır!
Gönderme zamanı 12/21/2008 03:20:19

“Derdi bal olanın, Sabrı dağ olmalı”



Sen sadece bal yapmayacaksın ki, ey kovan hasretiyle yanarken bile güzellikleri gönül havanında dövüp,
akıllara durgunluk verici mahsule çevirmesini bilen arı.
Sen peteğine kâinatı sığdırıp, kanatlarında arşı taşımanın örneğini verecek,
konduğun her çiçeğin lisanını çözmeye çalışacaksın.
Çiçeklerin narin yapraklarına buseler kondururken onlara sevgi sıcaklığını kana kana tattıracak,
köklerin kara topraktan emdiği suyu, havadan bir nefes, güneşten bir yudum alarak,
o güzel kokuya, o muhteşem renge ve o tarifsiz tada dönüştüren nebatın özünde,
Yaratan’ın gücünü bulup tefekküre dalacaksın.

Tefekkürü, zerrede ’ı bulma, görme, tanıma ve kavrama sanatı olarak göreceksin.

‘Çözümü varsa ben çözer, yolu varsa ben bulurum.’ diyeceksin.
Ne yolunun üstündeki engelleri kaldırmakta basiretsiz gördüğün dünü suçlayacak, ne de,
‘Yeter artık gerisini de benden sonra gelen yapsın!’ kolaycılığına kaçacaksın.

Çünkü sen ideal dava eri olmanın üstün vasıflarını üzerinde taşıyorsun ve yüklendiğin bu mukaddes yük,

Her durduğunda sırtında şaklayan bir kamçı,

Her adımında sana bu yükü yükleyenin sevgisini katre katre sunan bir kâse,

Her yorgunlukta seni teselli eden efsunlu bir dokunuş olacak.

Yolunun üstüne her zaman, usaresi bol çiçekler çıkmayacak tabi.
Nice kuru dikenlerden bir zerre bal almak için gezecek, yüzün gözün tırmıklar içinde dönecek,
ama ‘Eyyüp sabrından’ bir nebze sergilemenin heyecanını, lezzetini yaşayacak,
yüzündeki her çiziği, gayretinin silinmez şahidi olarak şerefle taşıyacaksın.
Üzülme, gün gelip, sana balın zerresini vermemekte direnen nebat, bahtsızlığına yanacak.

İşin zor, yükün ağır, fakat bu, imkânsızı lûgatinden silenler için mühim değil.
Her güzel iş için kollarını sıvadığında, bir hain el, göz kapaklarına kilolarca ağırlıktaki uykuyu asacak.
Üst kirpik, alt kirpikle yıllardır hasret çeken sevdalılar gibi buluşacak.
Birbirinden ayrılmamak için sarılacak.
Yüklendiğin misyonun büyüklüğünü düşünerek, kirpiklerini birbirinden ayırmaya, göz bebeğine,
vazifenin üstünde çalışabilecek bir aralık açmaya gayret edecek ve mutlaka başaracaksın.
Gecelerin ilerleyen vakitlerinin derin karanlığını aydınlığa çeviremeyen hiçbir gayret başarıya imza atamaz.
Çilesinin doruğuna çıkmadığın hiçbir davadan netice bekleme,
zîrâ Rabbim, ızdırabını yaşamadığın, külfetini çekmediğin nimeti nasip etmez.

Korkma, yanına vardığın, üstüne konduğun ve çiçeklerine buse kondurduğun hiçbir bitki senden incinmeyecek.
Sen, misafiri eli boş çevirmemek adına sana kucağını açan her bitkinin çoğalmasına, gümrahlaşmasına vesile olacaksın. Sana damla veren, senden derya kazanacak.
Her ne kadar yaptığın baldan, usaresini aldığın çiçekler değil, başkaları istifade edecek ise de,
sen de çiçeklerin seni tanımasına ve çoğalmalarına vesile olacaksın.

Ucuz kahramanlıklara asla iltifat etmeyecek,
gün gelip ejderhaların üstüne yürüyecek,
gün gelip yaban arılarının uzağından sıvışacaksın.
Sana, misyonuna zararı olan hiçbir zevkin içinde olmayacak, tûl-ı emelle dolmayacaksın.

Ve bu sabrının karşılığında, kara bir kovanın içinde,
hesap makinesiz, metresiz, cetvelsiz, gönyesiz, iletkisiz, logaritmasız, türevsiz, integralsiz,
hep birbirinin aynı mükemmel altıgenlerinle akıllara durgunluk veren bir eser ortaya koymanın huzuruyla ödüllendirileceksin.
Sadece şekille mi?...
Hayır, lezzet üretmek üzere kurulan fabrikaları kıskandıran bir tatla, kokuyla, kıvamla, besin değeri
ve kalori özelliğiyle dilleri susturacak, başları döndüreceksin.

Ve herkes anlayacak ki; arı sabrı olmadan bal yapılamaz...

Ve yine herkes anlayacak ki; derdi bal olanın, sabrı dağ olacak



Sabretmenin son tesbih taşında yüreğim..




Sabretmenin son tesbih taşında yüreğim..
Doksan dokuzuncu taşı elimde sabrın...


Korkuyorum o bittiğinde bende bitmiş olucak tahammül..Yinede son taşıdır sabrın dayandırır beni bir vakit daha bilinmeye..

SONRASI...bilmiyorum sonrasında içimdeki boşluğun yerini neyi eklerim elimdeki tesbihin yerine neyi koyarım BİLMİYORUM....


SABREDİYORUM İŞTE..
Hemde herşeye...

Son taşı sıkıca tutuyorum parmaklarımın arasında.
Kayıp gidecek herşeye hazırlıklı olsun istiyorum yüreğim.
Olmuyor bir insan kendini ne kadar hazırlayabilir bir bilinmeyene...


Düşünmek istemiyorum..şimdi yapabildiğimce sabırlı olmak istiyorum.
Son taşını elimden düşürmemek için sabrın..


Gayret ediyorum sınırsız bir infilak yaşıyor içim.
Sanki birazdan patlayacak kederinden ve son taşta düşecek ellerimden..


DÜŞMESİN GÜCÜM YETTİĞİ KADAR BENDE KAL BİLİNMEZLİĞİM...

GÜCÜM YETTİĞİ KADAR ve BENDE KALABİLDİĞİN KADAR KAL SABRIM.

Etiketler: Derdi Bal Olanın Sabrı Dağ Olmalı”


ERMENİLERDEN ÖZÜR DİLEMİYORUZ!!!
Gönderme zamanı 12/20/2008 02:21:40

Olmayan soykırımdan özür dilenmez daha 16 yıl öncesine kadar katliam yapan ermenilerden hele hiç özür dilenmez biz dilenen bir toplum değil Başı dik anlı ak bir milletiz..

Ne Mutlu Türküm Diyene...

VAHŞET VİDEOSU
KATLİAM ..BUDUR...!!!!
KATLİM VİDEOSU İÇİN AŞAĞIDAKI LINK'E TIKLAYIN...!

http://www.sanalkahve.com/tr/videos/id_52/title_Hocali-Katliami-Ermeni-Vahseti/



TIKLA ANKETİMİZE KATIL
http://www.sanalkahve.com/tr/poll/view/id_67/

KATLİAM ..BUDUR...!!!!

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı.

 

Karnı burnunda zavallı bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı :

-Akçik, manç?..
(Kızmı, oğlan mı?)


-Akçik...
(Kız)


Bu cevap üzerine 'oğlan' d iyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan b! ürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.


-Tun şahetsar,ınger...
(Sen kazandın, yoldaş)


-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana...
(Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)


-Mayrigı bedge gişdatsine.
(Annesi besleyecek elbette)


Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:


-Mayrig yerahayin zizdur.
(Çocuğa meme ver)


Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:


-Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek...
(Bu hem saçsız h em de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)


Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü...


Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.


Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır.


Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu.


Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.


26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliam larından birini yaptılar.


26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.


Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.


Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler,


Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.

Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler.


Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler.


Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler.


Kesik kafaları sepetlere doldurdular.


Peki neydi bu düşmanlık?


Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.


Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.


56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.


Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.


Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.!


Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet 'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:


'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü lider lerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu.


Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katliamı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.


Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi.



Bu sadece Hocalı Katliamı'nda olanlar. Ya Tek buldukları Türk Kökenli Vatandaşlarımızı , ermeni Ceza Evlerinde Olan Vatandaşlarımızı veya benzeri sorunlardan bu soysuzların elinde olan vatandaşlarımızın neler çektiğini düşündünüzmü.br /> --------------------------------------------------------------------------- -------------------------------------------------------------------


Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…………..

Etiketler: ERMENİLERDEN ÖZÜR DİLEMİYORUZ




<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  3 | 4 | 5 | 6 | 7 | Ileri >  Son >>



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***