Dokunamadım....Ulaşamadım sana ...

Seni sevmekten daha güzel bir sey,

Hayal edilebilir mi?

Dalgaların kıyıya vurması,

Kuşların doyumsuz muhabbeti,

Bir çıglıgın tiz sesi,



Güneşin doğuşu batışı,

Güzel denilen daha nicesi,

Hangisi, hangisi

Seni sevmekten daha güzel?

Yoksa servetlerin önüme serilmesi mi?

Yoo hayır;

Dünyada hicbir sey sana olan sevdamdan,

Sana olan askımdan

Daha güzel olamaz


Ben seni bu kadar severken sen benim icin hep,

Ulasılmaz diyarların ulasılmaz dagının

Yani kaf dagının arkasındasın sevdigim.



Aslında yüregimin ortasındaki çıldırmış

okyanuslarda da sen varsın,

Bir de elimi uzattıgımda dokunabilecegim

Ama uzatamadıgım dokunamadıgım uzaklıktasın...

YÜREGİMLE...

Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
Sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
Yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya:
Gel sevdalım ol,
Hayatıma anlam veren mucizem ol...




Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
Al demiş;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine
Sıkıca, kopmamacasına...



Zamanla su, buhar olmaya,
Ateş, kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
Yüreğindeki kederi de
Alıp gitmiş uzak diyarlara su...




Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu,
Günler boyu, geceler boyu
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu
Bakmış o duru gözlerine suyun,
Biraz kırgın, biraz hırçın.



Ve o an anlamış;
Aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki:
Ateş sudan,
Su ateşden kaçar olmuş..



Ateşin yüreğini sadece su,
Suyun yüreğini
Sadece ateş alır olmuş...