REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  1 | 2 | 3 |
Toplam bakislar: 7125 - Toplam yanitlar: 24




GONDEREN: Toprak on 10/09/2009 22:55:14


Gözde uçuşma ışık çarpması



GÖZDE UÇUŞMALAR, IŞIK ÇAKMALARI

Uçuşmalar nelerdir?

Baktığınız yerde gözüken karaltılar, sinekler yada gölgelerdir. Özellikle duvar yada gökyüzü gibi düz bir zemine baktığınızda belirgin olarak gözükürler. Bunlar aslında gözün merkezinde bulunan vitreus isimli jelimsi saydam bölümde meydana gelen dejenerasyonlar ve hücre kalıntısı birikintileridir. Karaltılar önünüzde gibi gözüksede aslında gözün içinde yer almaktadırlar. Gözün hareket etmesi bu karaltıların hareket etmesine neden olmaktadır.

Uçuşmaların nedeni nedir?

Orta yaşlarda vitreus dejenere olmaya başlar ve içinde mikroskobik kümeler ve çizgiler oluşur. Vitreusun küçülmesi ile vitre normalde yapışık olduğu retinadan ayrılabilmektedir.Bu duruma vitreus dekolmanı adı verilir ve uçuşmaların sık nedenlerinden biridir.Bu durum myoplarda, katarakt ameliyatı geçirmişlerde ve Yag Lazer uygulanmışlarda daha sık görülür. Özellikle uçuşmalar aniden meydana geldilerse çok önemlidirler. Ancak genelde normal yaşlanmanın neden olduğu önemsiz bir olaydır.Uçuşmalar ciddi bir olaymıdır?Şekilde görüldüğü üzere vitreus retina yüzeyini kaplamaktadır. Vitrenin dejenerasyonla çekilmesi retinadada gerilmelere ve kanamalara neden olmaktadır. Bu kanama yeni uçuşmalar olarak gözükür ve ardından gelecek olabilen bir retina dekolmanının habercisidirler.
Aniden meydana gelen uçuşmalar ve ışık çakmaları gözünüzde oluşuyorsa , baktığınız noktanın kenarlarını görememeye başladıysanız acilen göz doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.

Uçuşmalarla ilgili olarak ne yapabilirim?

Özellikle kitap okurken gözünüzdeki uçuşmalar sizi rahatsız edebilir. Tedavi gerektirmeyen bu durumda karaltılar zamanla kendiliğinden azalabilmektedir. Eğer tam baktığınız yerde varsa gözünüzü basitce yukarı aşağı çevirerek karaltının kaybolmasını sağlayabilirsiniz.



Işık çakmalarının nedeni nedir?

Vitreus retinayı çektiği zaman ışık çakmaları şeklinde ilüzyonlara neden olabilmektedir. Bu gözünüze darbe aldığınızda gördüğünüz yıldızlara benzemektedir. Bu durum bazen haftalarca, aylarca sürebilmektedir. Çoğu zaman yaşa bağlı bu durum gözüksede ışık çakmaları çok sayıda uçuşan cisimlerle birlikte oluşmaya başladıysa, baktığınız alanda belli bölgeleri görmemeye başladıysanız acilen göz doktorunuza ulaşmanız gerekmektedir. Göz doktorunuz retinada herhangibir yerde yırtık yada dekolman gelişip gelişmediğini ekarte etmelidir.

Aynı uçuşmalarda olduğu gibi gözünüzde aniden ışık çakmaları başladıysa göz doktorunuza başvurmanız gerekmektedir

Back To Top




GONDEREN: Toprak on 10/09/2009 22:56:14


hipermetropi



Cisimlerde gelen görme noktasının tam üstünde kesilmesi gerekirken, daha çok göz küresinin boyunun normalden uzun olmasına bağlı olarak görme noktasının önünde oluşmasıdır.




hipermetroplar, değişen seviyelerde bu rahatsızlığı tolere edebilirler. Ancak uzun süren yakın mesafeli çalışmalarda ve 40 yaş sonrası net görmekte zorlanırlar ve baş ağrısı oluşur. Bunun sebebi, gözün uyum mekanizmasının yetersiz gelmesi ve gerekli olan artı numaralı düzeltmenin gözün iç merceği tarafından yapılmamasıdır.


Bu bozukluğun düzeltilmesinde ilk adım ince kenarlı artı numaralı mercekleri gözün önüne yerleştirerek görüntüyü optik olarak tekrar görme noktası üzerine taşımaktır. Bu sayede görüntü görme noktası üzerine düşer ve net bir görüntü oluşur. Artı numaralı mercekler görüntüyü bir miktar büyütürler. Buna bağlı olarak bu gözlüğü takan insanların gözleri de büyük görünür.

Özellikle çocuklarda ve genç insanlarda gözün yakını net görmek amacıyla kullandığı uyum mekanızması sayesinde
Back To Top




GONDEREN: Toprak on 10/09/2009 22:56:33


iris iltihabı iritis



Sıklıkla genç erişkinlerde görülür ve vakaların çoğunda neden frengidir. Kornea yaraları, şeker hasta1ığı, romatizma, diş apseleri ve burun iltihapları da iritis nedenleri olabilir.

Belirtileri:

Gözde şiddetli ağrı duyulur. Göz aşırı sulanır ve kızarır. Hasta, parlak ışığa bakamaz. Korneanın rengi bulanıklaşır ve gözbebeğinin ışığa karşı refleksleri düzensizleşir.

Seyri:

Gözbebeğinin refleksleri zamanla tamamen kaybolur ve görme iyice bulanıklaşır. Böyle bir kriz birkaç hafta sürebilir.

Tedavi:

Nedene yöneliktir. Dinlenme, camları koyu renkli gözlük kullanılması, fazla okumaktan kaçınılması salık verilir. Ayrıca, göze ılık pansuman yapılır ve ağrı giderici ilaçlar verilir. Atropinli damlalar ya da merhemler kullanılır

Back To Top




GONDEREN: Toprak on 10/09/2009 22:56:53


KİRPİK DİBİ İLTİHABI: BLEFARİT



Blefarit ne demektir ?
Blefaron Latincede gözkapağı anlamına gelir. Blefarit gözkapağının iltihabi bir hastalığıdır. Her iki cinsiyette, her yaşta görülebilir ve oldukça yaygındır. Blefarit süreğen bir hastalıktır, tedaviye rağmen tekrarlayabilir.

Blefarit hastalığı, anatomik ve klinik özellikleri açısından ön ve arka blefarit olarak ikiye ayrılır. Ön blefaritte gözkapağının özellikle dış kenarı, kirpik dipleri etkilenir. Ön blefarit, bakterilerin aşırı miktarda çoğalmasına veya derinin yağlı-kepekli olmasına bağlıdır. Arka blefarit ise kapağın göze değen arka kısmını etkiler ve buradaki gözyaşı yağ bezlerinin anormal olmasıyla ilişkilidir.

Vücutta ve gözde başka hastalıklarla birlikte olabilir mi?
Blefaritli hastalarda akne rosasea ve seboreik dermatit gibi cilt hastalıkları sık olarak görülür. Bu hastalıklardan ilki, yüz derisinde kızarıklık ve kabalaşma, diğeri ise ciltte aşırı yağlanma ve saç kepeklenmesi gibi belirtilerle kendini gösterir.

Blefaritli hastalarda konjonktivit, kuru göz, kirpik batması gibi diğer göz hastalıkları da sıktır.

Blefaritin nedeni nedir ?
Blefaritin gelişmesinde gözkapağında normalde de bulunan bazı bakterilerin aşırı miktarda çoğalması önemli bir rol oynar. Bu bakterilerin artıkları, toksinleri iltihabi belirtilere neden olur. Cildin yağlı olması ve gözkapağındaki yağ bezlerinin anormal olması, bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırır. Çeşitli virüsler, allerjik etkenler, ilaçlar, sigara dumanı, kimyasal maddeler de blefarite yolaçabilir.

Blefaritin belirtileri nelerdir ?
Blefarit her iki gözde batma, yanma hissi, kızarıklık, sulanma, kaşıntı, çapaklanma gibi yakınmalara neden olabilir. Gözkapaklarında kızarma, şişlik, kirpiklerde düzensizlik, yapışıklık ve dökülme meydana gelebilir. Blefarit tanısı göz muayenesi ile konur.

Blefarit başka sorunlara yolaçabilir mi ?
Blefarit, gözkapağı bezlerinde tekrarlayan, akut iltihaplara (arpacık) ve sert şişkinliklere (şalazyon) zemin oluşturabilir. Özellikle yaşlılarda kirpiklerde içe dönmesi, göze batması ve dökülme gibi sorunlar gelişebilir.
Blefarit gözün görme işlevini etkilemez. Çok nadiren gözün kornea tabakasında iltihaba ve görme sorunlarına neden olabilir.
Göziçi ameliyat geçirecek hastalarda, ameliyattan sonra enfeksiyon gelişmesi riskini arttırabilir.

Blefarit
Gözkapağı kenarlarının düzenli temizlenmesi ve bakımı tedavinin temelidir. Hastalar gözkapağı bakımını uzun süre uygulamalıdır.

Bu bakımda önce gözkapağı kenarına, yakmayacak biçimde, sıcak pansuman uygulanır. Böylece birikmiş ve sertleşmiş olan yağlı maddeler, kabuklar yumuşar. Daha sonra ıslak bir gazlı bez ya da kulak pamuğuyla gözkapağı kenarına sürtülür, kirpik dipleri ve çevresindeki birikintiler temizlenir. Son aşamada gözkapağı kenarına antibiyotikli-steroidli ilaçlar uygulanır. Gözkapağı temizliği için göz doktorunuz hazır karışımları veya bebek şampuanlarını kullanmanızı tavsiye edebilir.

Bu tedaviye bazı hastalarda yapay gözyaşı damlalar da eklenir.

Bazı hastalara 1-2 ay süreyle ağızdan antibiyotikli ilaç kullanması önerilir.

KAYNAK:
HALKA YÖNELİK EĞİTİCİ SAYFALAR
Dr. Bülent Yazıcı
Uludağ Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Bursa
Back To Top




GONDEREN: Toprak on 10/09/2009 22:57:12


Katarakt



Kataraktın kelime anlamı "hızla aşağı doğru akan su" ya da başka bir deyimle "çağlayan" dır. Bu benzetmenin ilk kullanımı 11. yüzyıla kadar dayanmakta olup, arapça aynı anlama gelen “nuzul-el-ma” kelimesinin latince ifade edilmesiyle ortaya çıkmıştır, halkımız arasında da yine aynı benzerlikten dolayı “ak su” ifadesi kullanılmaktadır.
Katarakt hastalığı, saydam olan göz merceğinin bu saydamlığını yitirmesi ve gözbebeğinden normalde alınan siyah reflenin, yerini opak-beyaz refleye bırakması ile karakterizedir. Tarih boyunca, bu beyaz refle, hızla akan suyun aldığı renge benzetilerek “katarakt” terimi kullanılmıştır, halen de tüm dünyada aynı ortak bir terim kullanılmaktadır.

Kataraktla birlikte renkler canlılığını kaybeder, görme azalır : Bulanıklaşan göz merceği, dışarıdan gelen ışıkların göz içine, görme noktasına ulaşmasını engeller, böylelikle kataraktlı hastalarda görme bulanıklaşır ve görme kalitesi düşer. Başlangıçta kataraktlı hastaların görmeleri henüz belirgin olarak azalmasa da dünyayı daha soluk ve cansız görürler. Başka bir deyişle katarakt gelişimi ile dünyaya açılan pencelerimize yavaş yavaş bulanık bir perde inmektedir. Diğer belirtiler ise özellikle aydınlık ortamlarda gözlerde kamaşma, gözlük numaralarında hızla değişme şeklinde özetlenebilir.
Yaşlılık kataraktında bir yandan görme bulanırken, diğer yandan da özellikle mavi renkte azalma, sarı renkte artma şeklindeki renk görme bozukluğunu görmekteyiz

Yaşamının ileri yıllarında, gelişen kataraktına bağlı olarak, ünlü ressam Van Gogh'un resimlerinde de sarı hakimiyetini dikkat çekicidir
Diabetik kataraktta ise, loş ortamda normale yakın görmeye karşın ışıklı ortamda azalan ve ışıkların etrafında halolar görmeyle karakterize görme yakınması belirgindir. Bu kişiler araç kullanırken, otomobil farlarından fazlaca etkilenirler. Bazen bu yakınma, normal oda aydınlatmasında ve loş ortamda iyi görebilen bir araç sürücüsü için ameliyat nedeni olabilir.

Diabetik kataraktta özellikle ışıklı cisimlere bakarken ortaya çıkan görme bozukluğu dikkat çekicidir. Katarakt gelişimini önlemek mümkün mü?
Katarakta neden olabilecek pek çok hastalık, ilaç ve çevresel faktör mevcuttur. Ancak, katarakt gelişiminin en önemli nedeni yaşın ilerlemesidir. İlerleyen yaş, nasıl bazı insanları diğerlerinden daha erken ve daha fazla etkiliyorsa, katarakt da bazı insanlarda daha erken ve belirgin olarak ortaya çıkar, ama yaşlanma önlenemedikçe, kataraktın da önlenmesi mümkün görünmemektedir. Günümüzde henüz katarakt gelişimini engelleyecek veya bulanıklaşan lensi tekrar saydamlaştıracak tedavi yöntemi bulunamamıştır.

Diabetik kişilerde katarakt iki kat sık görülür
Bazı hastalıklarda, özellikle de "Diabet"te katarakt sıklığı artmaktadır. Diabetli hastalarda hem yaşa bağlı katarakt daha erken ortaya çıkmakta, hem de yaşlılık kataraktından çok daha erken yaşlarda diabete bağlı katarakt görülmektedir. Diabetli hastalarda hastalık süresi, kan şekeri kontrolü ve yaş, katarakt gelişiminde etkilidir. Gelişiminde çok sayıda faktörün etkili olduğu kataraktın, önlenmesi de buna bağlı olarak güçleşmektedir. Ancak, diabet hastalarında iyi kan şekeri kontrolü kataraktın ilerlemesini yavaşlatabilir.

Kataraktın tedavisi ameliyattır
Oldukça sık görülen bir hastalık olduğundan, katarakt ameliyatının tarihçesi de milattan önce 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Yani 4.000 yıl önce de katarakt ameliyatı yapılıyordu. Tarih kitaplarında ilk katarakt ameliyatının Babil'de, bulanıklaşan göz merceğinin göze uygulanan bir darbe ile göz içine düşürülmesi şeklinde yapıldığı bildirilmektedir. Bulanıklaşan ve bağları güçsüzleşen mercek, gözün içine (vitreusa) düşürülerek, görme hattında yarattığı bulanıklık ortadan kaldırılıyordu. Yüzyıllarca bu ilkel, ancak başarılı teknik kullanıldıktan sonra 1747'de, yani bilinen ilk katarakt ameliyatından 3750 yıl sonra, daha modern bir teknik geliştirilmiş, bulanıklaşan mercek, göziçine düşürülmek yerine gözün dışına alınmaya başlanmıştır. Alınan merceğin yerine, bir başka mercek konulmadığı için, katarakt ameliyatı olan hastalar 1950'li yıllara kadar çok kalın camlı (10-13 dioptri) gözlüklere ihtiyaç duymuşlardır. İkinci dünya savaşında İngiliz savaş uçaklarının gölgeliklerinin yapımında kullanılan plastiğin, çatışmalar sırasında pilotların gözüne kaçtığı ve gözde yabancı cisim reaksiyonu yaratmadığı gözlenmiş, ilk göz içi merceği fikri bu şekilde doğmuştur. 1990'lı yıllara kadar, sert göz içi mercekleri başarıyla uygulanmış, son yıllarda katlanabilen (yumuşak) merceklerin geliştirilmesiyle günümüzdeki modern ameliyat tekniklerine ulaşılmıştır. Göziçi mercekleri, diğer organ protezlerinin aksine, bir daha değiştirilmesine gerek olmamak üzere, göziçine yerleştirilmekte, kişinin eskitemeyeceği kadar uzun süre yerinde kalmaktadır.
En konforlu ameliyat !
Sadece göz damlası ile sağlanan anesteziyi takiben dikiş gerektirmeyecek kadar küçük bir kesiden göz içine girilmekte, bulanıklaşan mercek ultrasonik ses dalgaları ile temizlenmekte ve yerine hasta için uygun göz içi lensi takılmaktadır. Ameliyat öncesi yapılan ölçümler sayesinde her bireyin ihtiyacı olan lens gücü belirlenmekte, bu sayede ameliyat sonrası gözlük ihtiyacı da en aza indirilmekte, hastanın beklentileri de göz önüne alınarak ideal gözlük numarasının elde edilmesi mümkün olmaktadır. Bu gelişmeler ve elde edilen başarılı sonuçlar dikkate alındığında katarakt ameliyatının en konforlu cerrahi girişim olduğu ortaya çıkmaktadır. Her görme azlığının tek nedeni katarakt olamayacağından, kişinin bu ameliyattan ne kadar yarar göreceği, ameliyat öncesi muayenelerle değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme, kataraktı bembeyaz hale gelmemiş, yani henüz gözdibi muayenesi yapılabilen olgularda % 100'e varan güvenilirliktedir.

Ameliyat kalitesinin artması ile paralel olarak, ameliyat zamanlaması da değişmiştir. Bugün katarakt ameliyatının zamanı, hastanın ihtiyaç duyduğu andır. Kişinin günlük aktivitesi, mesleki özellikleri dikkate alınarak hekim ile hasta birlikte ameliyat zamanını belirlemelidir. Net görmenin önemli olduğu mesleklerde kataraktın çok erken evrelerinde ameliyat yapılarak, görme kalitesini artırmak mümkündür.

Katarakt tekrar eder mi ?
Başarılı bir katarakt ameliyatından sonra kişide tekrar katarakt gelişmesi mümkün değildir. Çünkü kişinin opaklaşan merceği alınmış, yerine yapay bir mercek konulmuştur. Ancak, katarakt ameliyatı geçirmiş kişilerde, yapay merceği yerleştirdiğimiz yer, doğal mercek zarına (kapsülüne) ait ceptir. Bu zar (doğal merceğin kapsülü) zamanla opaklaşabilir ve hasta katarakt ameliyatından önceki gibi bulanık-mat görmeye, ışıkların etrafında halolar görmeye başlayabilir. Bu durumda, aynen bir göz muayenesi olur gibi, lazer bağlantılı biomikroskopa yüzünü yerleştiren hasta, tamamen ağrısız olmak üzere, opaklaşmış lens kapsülünün merkezinde yaratılan açıklıkla, önceki iyi görmesine kavuşturulur.

Diabetli hastaların yarısı hayatında bir kez ameliyat olmaktadır ve katarakt ameliyatı yapılan hastaların %10'unu diabetliler oluşturmaktadır. Lokal anestezi, diabetik olguların da sistemik durumlarına bağlı herhangi bir kısıtlama olmaksızın ameliyat olabilmelerine imkan sağlamaktadır. Bazen hastaların görme ihtiyaçları, bazen diabetik retinopatinin takibi ve laser fotokoagülasyon ile tedavisi için katarakt ameliyatı kaçınılmazdır. Ancak modern teknolojinin, tıbba sunduğu imkanlarla, katarakt ameliyatı bugün korkulacak bir girişim olmaktan çıkmış, en konforlu ameliyat haline gelmiştir. Aydınlık ve güzel günler dileğiyle...


Hazırlayanlar :
Op. Dr. E. Deniz Eğrilmez
Op. Dr. Sait Eğrilmez

Back To Top




GONDEREN: Toprak on 10/09/2009 22:57:46


Keratokonus



Keratokonus; korneanın normalde küresel olan yapısının giderek konik bir şekle dönüşerek incelmesinden kaynanan yüksek miyopi, yüksek ve düzensiz astigmatizma ve görme azlığına neden olduğu, çok da nadir rastlanmayan bir hastalıktır. Ortalama rastlanma oranı yüzbin kişide 30-250 arasındadır.
Bu kişiler gözlükten fayda görmeyecek (gözlükle tatminkar görme artışı sağlanamayacak) hale geldiklerinde, bu hastalık için üretilmiş sert kontakt lensler kullanılmaya başlanır. Kontakt lens ile tüm keratokonus olgularının % 80'i ömrünün geri kalanında tatminkar bir görmeyi yakalar. Ancak % 20'lik geriye kalan keratokonus hastaları, ancak gözün kornea tabakasinin 7.5-8.5mm'lik merkezi bölümünün, hastalıksız bir insanın korneası ile değiştirildiği ve halk arasinda "Göz Nakli", fakat gerçek anlamda "Kornea Nakli" adını verilen ameliyatla görmesi mümkündür.


Kornea damarsız bir doku olup organ nakillleri icinde red riski (alıcı kişinin vücudunun nakledilen dokuyu red etmesi riski) en düsük olanıdır.
Keratokonus olguları da kornea nakilleri arasinda en başarılı olanıdır. Nakledilen parçanın saydam kalma başarısı % 95'in üzerindedir. *

* Bu istatistiklerin alındığı Ege Ün. Tıp Fak. Göz Hast. Kliniği'nde her yıl yaklaşık 50 adet kornea nakli ameliyatı yapılmaktadır. Bu klinikte, olguların % 60-65'i keratokonustur. İzlenen olgu sayısı 350, yıllık nakil sayısı 50-55'tir.

Op. Dr. Sait Eğrilmez
Ege Üniversitesi Tip Fakültesi
Göz Hastalıkları Anabilim Dalı
Back To Top
05/09/2024
<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  1 | 2 | 3 |



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***