REKLAM
grafiker07
PROFIL   RESIMLER   BLOGLAR   MISAFIR DEFTERI   ARKADASLAR   FAVORILER   VIDEOLAR  
 


Gosterilen 46 - 50 arasi, toplam 50 Blog mevcut.


<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  2 | 3 | 4 | 5 | 6 |


sol yanım acıyor anne
Gönderme zamanı 12/24/2008 05:55:45

Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali, "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder."
demişti de onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen, sağ elimde sarımsak, sol elimde
soğan dedirte dedirte öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne, sağım neresi, solum neresi
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu.
Şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde:
Şuram acıyor işte, şuram demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum. Şuram işte,
Sol yanım çok acıyor anne.
Hem de her gün acıyor anne her gün.

Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
Ben de ağladım,
Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen ne oldu dedi?
Düştüm, dizim çok acıyor dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.

Bugün ben de saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam; "Ben bilmem ki kızım." dedi.
Bari okula sen götür dedim.
"Kızım, iş..." dedi.
Ben de bana ne dedim, ağladım.
"Kızım, ekmek" dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha, bi de sol yanım yine çok acıdı anne.

Herkesin çorapları bembeyaz,
benimkiler gri gibi.
Zeynep, "Annem, beyazlara renkli çamaşır
katmadan yıkıyormuş" dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uffff, babam, her gün domates
peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye,
börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını
bilmez anne.

Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor?
İzin verme anne,
Ne olur toprağına el sürdürme!
Eve gidince aklıma geliyor bi de
bunun için ağlıyorum anne.
Bak, kavanoz yanımda,
toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne?
Her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp
başucuma koydum.

Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum
anne.
Ha unutmadan,
Öğretmen yarın anneyi anlatan
bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama
bana ne kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi,
nasıl anlatacağım anne.

Senin adın geçince sol yanım
acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sen de rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince
Sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım çok acıyor anne.
Seni çok özledim anne, çooook...

Etiketler: Grafiker 07


geç kalmayın
Gönderme zamanı 12/24/2008 02:52:36

Daha henüz 18 yaşındaydı ama hayatının sonundaydı.
Tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir kansere yakalanmıştı.
Kahır içinde eve kapatmıştı kendini...Sokağa çıkmıyordu.
Annesi, bir de kendisi. O kadardı bütün hayatı...
Bir gün fena halde sıkıldı, dayanamadı, attı kendini sokağa...
Bir yığın vitrin önünden geçti, tam bir CD satan dükkânı da
geride bırakmıştı ki, bir an durdu, geri döndü, kapıdan içeri,
gözüne hayal meyal takılan genç kıza bir daha baktı. Kendi
yaşlarında harika bir genç kızdı tezgahtar... Hani,ilk bakışta
aşk derler ya, öyle takılıp kalmıştı işte...İçeri girdi. Kız,
gülümseyerek koştu ona; "Size nasıl yardım edebilirim?" diye.
Nasıl bir gülümsemeydi o...Hemen oracıkta sarılıp öpmek istedi
kızı... Kekeledi, geveledi, sonra "Evet!" diyebildi. Rastgele
birini işaret ederek; "Evet, şu CD'yi bana sarar mısınız?"
dedi. Kız CD'yi aldı, içeri gitti, az sonra paketle geri geldi.
Gençkızdan aldı paketi, çıktı dükkündan, evine döndü.
Paketi açmadan dolabına attı... Ertesi sabah gene gitti aynı
dükkâna...Gene bir CD gösterdi kıza, sardırdı, aldı eve
getirdi, attı paketi dolaba gene açmadan...Günler hep alınıp,
sardırılan CD'lerle geçti. Kıza açılmaya bir türlü cesaret
edemiyordu. Annesine açıldı sonunda...Annesi; "Git konuş
oğlum, ne var bunda?" dedi. Ertesi sabah,bütün
cesaretini topladı, erkenden dükkâna gitti. bir CD seçti.
Kız gülerek aldı CD'yi, arkaya gitti paketlemeye.
Kız içerdeyken bir kâğıda "Sizinle bir gece çıkabilir miyiz?"
diye yazdı, altına telefon numarasını ekledi,notu kasanın
yanınakoydu gizlice. Sonra,paketini alıp
kaçtı gene dükkândan... İki gün sonra evin
telefonu çaldı... Anne açtı telefonu. Dükkândaki tezgahtar
kızdı arayan. Delikanlıyı istedi, notunu yeni bulmuştu
da... Anne ağlıyordu... "Duymadınız mı?" dedi. "Dün kaybettik
oğlumu." Cenazeden birkaç gün sonra anne, oğlunun odasına
girebildi sonunda. Ortalığa çeki düzen vermeliydi. Dolabı açtı,
oraya atılmış bir yığın açılmamış paket gördü. Paketleri aldı,
oğlunun yatağına oturdu ve bir tanesini açtı. İçinde bir
CD vardı, bir de minik not...
"Merhaba, sizi öyle tatlı buldum ki, daha yakından
tanımak istiyorum. Bir akşam birlikte çıkalım mı?
Sevgiler... Jacelyn "
Anne, bir paketi daha açtı, onda da bir CD ve
bir not vardı: "Siz gerçekten çok tatlı birisiniz,
hadi beni bu gece davet edin, artık.
Sevgiler...Jacelyn "

LÜTFEN SEVDİĞİNİZİ BELLİ ETMEKTE VE SÖYLEMEKTE GEÇ KALMAYIN! :((((

Etiketler: Grafiker 07


sevgi başarı zenginlik
Gönderme zamanı 12/24/2008 02:43:41

Bir kadın, evinden dışarı çıkar ve uzun beyaz sakallı üç yaşlı
adamın evinin önünde oturduklarını görür. Onları tanımaz.

- "Ben sizi tanımıyorum ama aç olmalısınız" der.
"Lütfen içeriye gelin ve bir şeyler yiyin."

- "Evin erkeği içerde mi?" diye sorarlar adamlar.

- "Hayır" der kadın. "O dışarıda."

- "Öyleyse içeri gelemeyiz" diye cevap verirler.

Akşam olup kadının kocası eve geldiğinde,
kadın başından geçenleri kocasına anlatır.

- "Git onlara söyle ben evdeyim içeri gelebilirler" der.

Kadın dışarı çıkar ve onları içeri davet eder.

- "Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz." der ya lı adamlar.

Kadın öğrenmek ister ;

- "Niye giremezsiniz?"

Yaşlı adamlardan bir tanesi açıklar :

- "Onun adı ZENGİNLİK" der ve bir arkadaşını gösterir,
bir diğerini işaret eder,"O BAŞARI",
ben de SEVGİ." Sonra ekler ; "Şimdi içeri gir ve
kocanla konuş, hangimizi evinizde istersiniz?"

Kadin içeri girip söylenenleri kocasına anlatır.
Adam duyunca neşelenir.

- "Ne güzel!" der, "madem öyle, Zenginliği içeri
çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun."

Karısı itiraz eder ;

- "Canım, niçin başarıyı çağırmıyoruz?"

Bu sırada konuştuklarını evin diğer köşesinde bulunan
gelinleri duyar. Zıplayarak gelir ve kendi fikrini söyler.

-"Sevg'yi çağırsak daha iyi olmaz mı?
Evimiz sevgiyle dolar!"

- "Gelinimizin önerisini dikkate alalım" der adam karısına.
"Dışarı çık ve Sevgiyi bizim misafirimiz olması için davet et."

Kadın dışarı çıkar ve üç yaşlı adama sorar ;

- "Hanginiz Sevgi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol".

Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar.
Diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler. Kadın şaşırmış
bir şekilde Zenginlik ve Başarıya sorar :

- "Ben sadece Sevgiyi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?"

Zenginlik ve Başarı bir ağızdan cevap verirler :

- "Eğer Zenginlik ya da Başarıyı davet etmiş olsaydın
diğer ikisi dışarıda kalırdı ama sen Sevgiyi davet ettin.
O nereye giderse biz de oraya gideriz.
Nerede Sevgi varsa,
orada Başarı ve Zenginlik de vardır!

Etiketler: Grafiker 07


ölmeyen sevgili
Gönderme zamanı 12/24/2008 02:10:25

Genç adam elinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi...
Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince
ilk gördüğü banka oturup sevdiğini beklemeye başladı. Ellerinde
her zamanki çiçeklerden vardı. Sevgilisinin en sevdiği çiçekler bunlardı.
Kırmızı, kıpkırmızı, kan kırmızısı güller... Sanki dalından yeni koparılmış
gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardı, sevgi kokuyor,
aşk kokuyor en önemlisi de özlem ve hasret kokuyordu güller...
Hepsinin üzerinde damlalar vardı. Sanki ağlıyor gibiydiler.
Genç adam güllere baktı, sanki onlarla konuşuyormuş gibi,
"Neden ağlıyorsunuz, bakın ben ne kadar mutluyum" dedi.

Az sonra sevdiğini göreceği için kalbi deli gibi atmaya başlamıştı.
Ne zaman onu düşünse, onunla buluşacağını hayal etse
kalbi aynı böyle yerinden çıkacakmış gibi oluyordu.
Senelerdir birbirlerini sevmelerine rağmen ikiside sevgisinden
hiç bir şey kaybetmemişti.. Onları hiç bir şey ayıramazdı...
Ne hasret, ne ayrılık, ne de ölüm...

Genç adam telaşla saatine baktı. Sevdiği yine geç kalmıştı,
1 dakika geç kalmıştı. Üstelik o, sevdiğini bekletmemek için dakikalarca
önce koşarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu.
Ama sevdiği her zaman bunu yapıyordu. Devamlı kendisini bekletiyordu.
Herkesin bir kusuru olurmuş diye düşündü...

Gözlerini önündeki uçsuz bucaksız denizlere dikti. Denizin sonu
yok gibiydi, tıpkı sevdiği kıza karşı olan aşkı gibi denizinde sonu yoktu.
Sonsuzluğa uzanıyordu. Aslında bugün onlar için çok özel bir gündü.
Kendi aralarında söyleneceklerdi. Delikanlı önce bunu sevdiğine açmış,
sonrada gidip iki yüzük almıştı. Bu kadar önemli bir günde bari
onu bekletmemeliydi.. Ama alışmıştı artık beklemeye, zararı yok
biraz daha beklerim diye düşündü. Güllerin yaprakları
nedense hala yaşlı idi. Bir türlü anlamıyordu onları.
Her şey bu kadar güzelken neden ağlıyorlardı ki?

İşte az sonra sevdiği gelecek, ona sarılacak, kucaklaşacaklardı...
Sonra söz yüzüklerini takıp, evliliğe ilk adımlarını atacaklardı.
Genç adam öyle heyecanlıydı ki sevdiğine kavuşmak için can atıyordu...
Martılara baktı, birbirleriyle oynaşıp, uçuşan martılara... Ne kadar güzel
dansediyorlardı havada. Tekrar saatine baktı genç adam.
Endişelenmeye başlamıştı. Sevgilisi yine geç kalmıştı, hem de çok...
Bu kadar geç kalmaması gerekiyordu. İşte her gün burada buluşmak
için sözleşmiyorlar mıydı? Her gün sahilde, martılara bakarak,
denizin onlara anlattığı masalları dinleyerek birbirlerine sarılıp
hasret gidereceklerine söz vermiyorlar mıydı?
O zaman neden gelmemişti yine??...

Aklına kötü düşünceler gelmeye başladı. Hayır.. hayır.. olamazdı.
Sevdiğine bir şey olamazdı. Onsuz hayat yaşanmazdı ki...
O ölse bile devamlı benimle yaşar diye düşündü genç adam.
Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaşlarını
kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafındaki insanlar
ona sanki kaçık gibi bakıyorlardı. Rahatsız olmaya başladı bakışlardan.
Artık bıkmıştı... Yine sevgilisi geldi aklına.. Neden gelmedi acaba
diye düşünmeye başladı. Gözlerini kapattı. 7 sene oldu dedi.
7 senedir her gün bu sahildeydi, sevdiğini bekliyordu.
Daha fazla dayanamadı. Kalbi parçalanacak gibi oluyordu.
Gözlerinden bir damla daha yaş güllerin üzerine damladı...

Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gideyim diye mırıldandı...
Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanına koyar, ona vermiş olurdu...
Genç adam ayağa kalktı. Sevdiğiyle buluşmak üzere, yeşil tepenin
ardındaki kabristana doğru yürümeye başladı...


Etiketler: Grafiker 07


sen hiç eylülde sevdinmi
Gönderme zamanı 12/24/2008 02:00:07

Bir sabah,
Zamanı durdurdun sen...
Ayrılığı ekledin sonbahara
Mevsimin bütün bulutları,
Gözlerimde birikti de
Ben yağamadım bakışlarına...

Söyle!
Hangi güneş
Baharı getirecek şimdi bana?
Kadehimiz ayrılağa kalkmadı ki hiç
Ben nasıl içebilirim yokluğuna...

Belki,
Zamansızdı sevgim
En az gidişin kadar!
Elde değil bu.
Sen hiç eylülde sevip de
Vakitsiz hüzünlere beyaz bayrak salladın mı?
Bilemezsin sevdiğim...
Nasıl da koyuyor adama güzün geri kalanı...

Doğduğum gündeyim şimdi.
Yoksun...
Bir başıma içip,
Kağıda gidişini karaladım...
Hazanda sevmek akıl kârı değilmiş sevgili
Anladım...


Etiketler: Grafiker 07




<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  2 | 3 | 4 | 5 | 6 |



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***